www.nalburcuk.com

www.nalburcuk.com

www.nalburcuk.com

site güvenilirdir, buradan alın.
mora çok güzel markadır, iyi bir tercih olur alabiliyorsanız. yani dandik bir bıçak alırsanız tekrardan daha iyisini almak için para vereceksiniz ilerleyen zamanlarda, o yüzden direkt mora alabilirsiniz.
casström de bakabilirsiniz

edit: sizin attığınız linkteki kitmiş yanında bir ahşap figür de var sanırım ama yine de pahalı.

edit2: o kit burada da varmış, yarı fiyatına
www.nalburcuk.com

Merhaba,

Taslak ve ağaç seçimi bence bıçaktan çok daha önemli. Doğru ağacı, doğru zamanda, doğru boyutlarda bir taslakla kullanırsan her şey çok daha kolay oluyor. meyve bıçağıyla bile istediğin figürü yapabilirsin. eğer yeni başlıyorsan önce ağaç, ahşap işlemeciliği, oymacılık gibi konularda hakkında temel düzeyde bir okuma yaparsan çok faydalı olur.

Bıçağa gelince bence aşırı gereksiz pahalı. O boyutta figürler için bana kalırsa iskarpela seti bile yeterli. urun.n11.com

Ben 50 liralık bir iskarpela setiyle çalışıyorum. Yeter ki düzenli olarak bıçakları bile, keskin tut. hatta bir iskarpela setiyle çok daha detay çalışabilirsin. Şöyle şeyler yapıyorum. www.youtube.com
www.youtube.com

Yok ben illa bu bıçaktan istiyorum diyorsan çok daha uyguna buradaki arkadaşla görüşüp temin edebilirsin. www.instagram.com

@veritaslibertas onerileriniz icin tesekkurler.

@teyzem teyfik "Temel duzeyde bir okuma" icin onerdigin bir kitap var mi?

Genel olarak internette, ağaçlar.net'de, mehmetmarangoz.com'dan bakabilirsin. temel bilgiler var. ama bir kitap olarak her zaman başvurabileceğin bir kaynak olsun istersen
Türkiye’nin Ağaçları ve Çalıları/Necati Güvenç Mamıkoğlu var.

Morakniv bıçaklar piyasanın bence en iyisidir. İngiltere'den takip ettiğim ve muhabbetimin olduğu bir oyma ustası Mora'nın tek bıçağını 30 yıldır kullanıyor ve bilardo topları, kemik, fildişi hatta pek az bıçağın kesebileceği lignum vitae ağacını bile oyuyor ve bıçakta en küçük bir yamulma deforme söz konusu değil.

İskarpela falan benim pek işimi görmüyor daha ilkel işler yapılıyor. Ama Mora'nın bir bıçağını al başka bir şey alma biraz yeteneğin varsa her işi yaparsın. Morakniv 106 önerimdir. 160 lira diye çok diyen olmuş ama bu bıçaklar için inanılmaz az bile.

Orkidenin katmeri daha guzel zekeriyadan. Antep durum de yiyin.
Sube bilmiyorum hatirlamiyorum hangisine gitmistim ama cok fark etmez.
Oglen gitmistik biz.

orkide'yi bilmiyorum ama gaziantep'te çoğu yerde sıcak katmer yalnızca sabah erken saatlerde çıkar. 10-11'den sonra bulmak zor olabilir.

(bkz: Türkiye) bizim ülkemizde kurallar kitapta yazmaz. Kuralların uygulanması kişinin kim olduğuna, oranın neresi olduğuna göre falan hep değişir. O yüzden medeniyet yok bizde zaten.

bir şeyin yasak olması, artık onun tamamen yapılmayacağı anlamına gelmiyor. insanlar ceza almayacaklarını öngördükleri sürece yasakları çiğniyebiliyor. hız sınırının 90km olduğu yolda, radarın olmadığını bilen birinin 100 km ile gitmesi gibi bir şey.
mesela telefonunuza gelen sms için ticari elektronik ileti şikayet sistemine şikayet edin, süreç biraz uzun ama bakın nasıl kesiyorlar cezayı. yani sistem şöyle işliyor: eskiden hiçbir cezası olmayan böyle eylemlere karşılık, kanun artık bir ceza sunuyor. ama eylemin gerçekleşip, gerçekleşmediğini denetlemiyor, ya da çok sıkı denetlemiyor diyelim. eylemin karşılığında bir ceza oluşması için gidip sizin şikayet etmeniz gerek.

Menderes'te ki onbaşılar'a gidebilirsiniz, terastan göl manzarası enfestir. Deniz ürünleri derseniz Çapa'yı tavsiye ederim.

Siz yetkili bir abiye benziyorsunuz. Onbaşılar a bakacağım simdi. Elem icin ne diyorsunuz havutlu dakine gitmedim, digerine gittim. Değer mi?

Kolcuoğlu

güzelyalı elem'in pek bir numarası yok. oraya kadar gitmişken 1-2 dakikalık mesafede
menderes bulvarında kolcuoğlu, beyazsaray veya hadırlı'yı deneyebilirsiniz bence.

Elem bariz kötüydü. Üstüne üstlük hesap geçirmeydi. Neyse kısmet.

Geç kalmışız ama bir dahaki sefere Gültekin'i deneyin.

mobil bankacılık ile. ya da şubeye giderek.

son kullanma tarihi geçen kart için başvuru yapmanıza gerek yok. banka zaten gönderir siz istemeseniz de.

internet bankacılığı ile o hesaptaki parayı başka hesaba aktarın

bazı bankalar için kartsız qr code ile çekim var, ona da bakabilirsiniz

iş cep uygulamasını indirip, atm'den karekod ile para çekebiliyorsunuz.

Fotoğraf video whatsapp için 5000 tl vermek bilemiyorum Altan.

Şu söylediklerini en ucuz androidle de yaparsın. Hadi afilli güzel olsun cihazım diyorsan şık bir android orta segment cihaz alırsın, içine de 500 gb sd takarsın.

Hem bana alan lazım, hem uygulama kullanmıyorum diyip insan neden hafızası yükseltilemeyen 5000 liralık cihaz alır?

eskiden ciddi farklar vardı ama şimdi açıkcası ben bir fark göremiyorum. apple ile diğer telefonlar arasında.

yeni telefon aldım. ben de iphone x, samsung s9 ve huawei mate 10 pro arasında kalmıştım. mate 10 pro ve s9 her ikisi de iphone x'ten iyi bence. üstelik 1000 küsür tl daha uygun. üstelik hafıza kartı ile hafıza arttırımı mümkün.

tam türk filmi değil ama senaryosunu fatih akın'ın yazdığı kebab connection'a bir bak derim.

devrim arabaları

biraz sanat sinema altyapısı varsa

sarmaşık
kosmos

devrim arabaları

biraz sanat sinema altyapısı varsa

sarmaşık
kosmos

Benim zamanımda 4tü.

24×4=96 idi maksimum kontenjan.

benim zamanımda da 4 tü. 24x4=96
2003-2006 arası.

Axess 5/10

bonus 7/10

işbankası 9/10

Gold World, World, Adios.

Memnuniyet derecem yok. Hiçbirinin bir faydasını göremedim henüz. Önceden maximum kullanırdım. Onun da bunlardan bir farkı yoktu.

Belki limit konusunda konuşulabilir. Gold World o konuda gayet iyi ama limit size ve isteğinize göre şekillenebiliyor.

Alınıcaksa yıllık ücrete bakılabilir bir ihtimal. Ha ben onuda ödemediğimden aynı geliyor olabilir bana.

Maximiles birkaç aydır kullanıyorum. Maaş hesabı oldugu için aidat yok o yüzden memnunum.

garanti kullanıyordum kapattırdım. enpara kredi kartı çıkarttım bir tane. zaten kullanmıyorum bazen lazım oluyor o yüzden bulunduruyorum.

Wings'den memnunum
Axess gold var bir de ama sırf bana aidatsız diye kullandığım bir kart. Normalde 122 lira aidatı var kullanmaya değecek bir kart değil

axess
miles&smiles
cepteteb
denizbonus

hangisinde kampanya olursa onu kullanıyorum. m&s hariç aidat ödemedik daha çok şükür.

alisveris icin
işbank maximum
garanti bonus
ing bonus

akaryakit icin teb total

axess ve amexim de vardi neredeyse hic kullanmadigim icin kapattim.

bir tane de peder bey in paraf i var 24k limitli bazen lazim oluyor. arada kullaniyorum.

tek bir tanesjni tercih etmem gerekse maximum u secerdim sanirim.

aktif ileti şerefsizleri getirirse; enpara.

enpara
Not: başka bir bankada çalışıyorum :)
10/10

eskiden garanti 3/10

artık enpara 10/10

Cepteteb 8/10
Maximiles 7/10
Axess/Wings 6/10
Vakıf World 5/10

cebteb-8/10

mersin kıyılarında deniz karaya çok yakın mesafelere kadar derinliğini koruyor. üstelik mersinin daha içeride kalan şehirlere ulaşımı daha kolay. bu nedenle mersin kıyı şeridi genelde ticaret amaçlı liman olarak değerlendirildi. antalya da ise kıyı derinlik epey sığ ve kum. yani ticaret amaçlı büyük gemilerin yaklaşmasıyla karaya oturması mümkün. üstelik bu durum antalya kıyılarının çok güzel plajlara sahip olmasının da nedeni. antalyadan daha içeride kalan şehirlere ulaşım daha az gelişmiş. son olarak hemen yakınınzda büyük bir liman varken, antalya da büyük bir liman pek iş yapmazdı. son olarak bu ticaret hacmi sayesinde mersin çok fazla göç aldı bu da çarpık bir imar sistemine neden oldu. antalya ise sadece plaj ve sahili ile değil dışarıdan çok fazla göç almadığı için doğal güzelliklerini de korudu.

İnsanından kaynaklı. Mersin, doğu kırması olduğu için. Antalya daha çok batıya yöneldi. Asıl cevap bu. Mersin, Adana'ya komşudur ve orayla daha çok haşır neşirdir. Antalya ise daha çok Muğla, Isparta, Burdur gibi yerlere. Yani tamamen insanların düşüncelerinden bu hale geldiler.

Dönemlerin belediye başkanları olsun, valileri olsun hep bu yönde hareket edildi. İnsanından kaynaklı dediğim olay bu. Kafa yapısı.

doğduğumdan beri antalya’da yaşadım son 1 senem antalya dışında ve antalya insanına batı kafa yapısında diyen antalyayı tanımıyordur. bu kadar turist gelip gitmesine rağmen o kadar mutaassıpdır ki insanı, 1-2 sene yaşasan deli eder.

şurada arduino kullanılmış benim de aklıma o gelmişti.
www.jr-robotics.com.tr

www.youtube.com

"arduino for kids" deyince de bir şeyler çıkıyor.

şu tür çocuk modülü ve varmış.
www.robotistan.com

arduino iyi bir bşalangıç olabilir.

arduino +1.

öncelikle bu işe emek ve gönül veren herkese tebrikler.

scratch ile arduino'yu biraz inceleme fırsatım oldu. arduino aslında iyi bir anlatımla ilkokul için normal olarak da işlenebilir ama scratch ile daha geniş bir potansiyele hitap eder.tek fark scratch'da programlama dili epey sadeleştirilip, çocuklar için uygun hale getirilmiş.

www.robotistan.com

-programlamak için pc
-arduinoları pc'den bağımsız çalıştırmak için 9v pil ister sarf malzemesi olarak alın, isterseniz şarj cihazlarıyla birlikte şarjlı olarak alın. ancak her iki durumda da pillerin patlama riski olduğundan ucuz çin malı pillerden kaçının. pc olmadığında arduino adaptörle de çalışır ama robotik uygulamalarda genelde mobilite tercih edilir.
hem de çocukları prizlerden uzak tutmuş olursunuz:D
-tabi arduino için 9v pil başlığı
-breadboard

bunlar temel malzemeler.
-linkte ki kit dışında internetten örnek arduino uygulamalarını inceleyerek, aralarından seçeceğiniz uygulamalara göre kendiniz de bir ders planı hazırlayabilir, ona yönelik bir malzeme listesi oluşturabilirsiniz.

bir de özel değilse hangi şehirde olacak bu proje?

@ teyzem teyfik

istanbul hocam. bu işi sektöre dönüştürüp ucuz ve kalitesiz cihazlarla iş yapanlar var. o yüzden buradan destek alalım dedik. pahalı malzemeler var. mesela legoya baktık 2100+kdvli fiyatlar var ama çok iyiydi. arduino kursu açılacak yakında ona gideceğiz eğitmen olarak ama bu konuda çok bilgisi olan da yok istekli olan da. biz bi yola çıkacağız bakalım. inşallah başarırız.

aslında makeblock, 4m, tynker gibi çok alternatif var ama çoğunluğu ya ithal ürünler olduğu için ya fiyatları yüksek, ya direkt yurt dışından temin edilmesi gerek. üstelik özellikle kodlama aşamasında arayüzü türkçe olan basit bir programlama platformunda programlanması ihtiyaç sanırım. maalesef bu kısıtlarla böyle alternatifleri değerlendiremek zor. çocukların kolayca internette kaynak bulabilmesi v.s de gerek. bunları düşününce çocuklar için arduino kitler en elle tutulur seçenek gibi.

biz de bir kaç mühendis arkadaşla bir süredir bir sosyal sorumluluk projesi olarak youtube'da çocuklara arduino temelli bir eğitim kanalı açma fikri üzerinde duruyoruz. araştırma içerisindeyiz. böyle çok kanal var ama türkçe ve çocuklara yönelik pek bir şey yok. arduino zaten temel düzey bir eğitimden sonra kablolarla takıp, sökülen bir lego gibi. çocuklara ulaşmasının önündeki en büyük engel kodlama platformuydu. scratch'ta tamamen olmasa da bir noktaya kadar bu sorunu çözüyor.

eğitim sisteminin felç olduğu bir ülkede böyle girişimler çok önemli. umarım güzel sonuçlar alırsınız. yolunuz şimdiden açık olsun. bu konuda sormak istediğiniz bir şey olursa her zaman ulaşabilirsiniz.

masa, sandalye, bilgisayar kısımlarını geçersek çok büyük bütçelere gerek yok aslında.
arduino veya çocuklara özel bazı platformlar var oradan ilerlenebilir.

maker atölyeleri ve maker ürünleri satan firmalardan sponsoluk ya da en azından toplu alım indirimi talep edilebilir.

belirlediğiniz yaş aralığına göre bir ders programı çıkarıp alınacakları bu programa göre seçmek lazım.

ben ortaokul'da matematik öğretmeniyim. 6. ve 7. sınıflara mekatronik kulübü yapıyorum. mesaj atarsanız tecrübelerimi paylaşırım.

Öyle bi kredi kartı yok diye biliyorum şu an

öyle bir kart var ama o kartları almak için çok yüksek meblalar olmalı hesabında.

Onun yerine tav passport kart alıp istediğin lounge a girebilirsin.

bence de tav passport'u araştır.

teb'in yıldız platinum kartını incele bence.
www.teb.com.tr

tav'ınki 750 TL civarındaydı en son, miles and smiles kartı ile mil biriktir diyecem de mil birikmiyor diyorsun.

bir de şöyle birşey var, gerçekten sık uçuyorsan zaten otomatikman miller birikiyor ve kartın seviyesi yükseliyor.

Arkadaşlar, TAV passport'un en ucuzu 2000 lira.

Artık THY'de iç hatla mil biriktirmek çok zor. Ben her yıl iki tane uzun mesafe business class yapıyordum (arjantin gibi usa gibi) ama bu sene o uçuşlarımı qatar'la yaptığım için mil birikmedi.

Fandango
Thelma ve louise

Motosiklet Günlüğü
Central Do Brasil
Alice In The Cities

everything is illuminated.

wristcutters: a love story

The Return

Yazdıklarını izlemedim ama tasvirinden "Paris, Texas" uygun olabilir gibi geldi.

Little miss sunsine

chef

* Harley Davidson And The Marlboro Man
* Anne (2017)
* Hokkabaz
* Fikrimin İnce Gülü/Sarı Mercedes

sol tarafta güzel bir yerli yapım yol filmleri listesi var. muhurluzamanlar.blogspot.com.tr

The Darjeeling Limited

oncelikle basin sagolsun.
her aci bir zaman sonra azaliyor, asla tam olarak gecmiyor tabii ki ama bir sekilde savunma mekanizmasi gelistiriyoruz. 10 sene olmasina ragmen hala televizyonda babalar gunu ile alakali duygusal bir reklam gordugumde ya da film izlerken (babam ve oglum gibi) icim ciz eder, aglamamak icin zor tutarim kendimi.

ben babami 16-17 yaslarindayken kaybettim; hafizam normalde cok kuvvetli olmasina ragmen vefat ettigi seneyi, ayi vs. hatirlamiyorum komple silmisim beynimden. kendimi kardeslerim icin guclu olmam gerektigine inandirip boyle bir mekanizma gelistirmisim demek ki. yavas yavas sizin beyniniz de bir savunma stratejisi gelistirecektir.

anneannemi kaybettiğimizde annem 44 yaşında idi. anneannemin ölümü bekleniyordu ama ona rağmen aylarca anne diye bağırarak uyandı, ağladı, gözü bizi bile görmüyordu. artık annem böyle olacak diye düşünürken toparlanmaya başladı. yani geçiyor evet ama önemli olan yas tutabilmek ve atlatabilmek. yas bir gereklilik, kabullenme yolu. o yüzden yaşadığınız durumu (üzüntü halini) kabullenin olması gerekenler bunlar zaten. başınız sağolsun.

başın sağolsun, sabırlar diliyorum. belki çok alelade gelebilir ama insan her şeyin üstesinden gelebilecek potansiyeli olan tuhaf bir canlı. fiziksel anlamda hayatını devam ettirebilmesi başka bir insana ihtiyacı yok. ama bir yandan aile, arkadaş, eş gibi duygusal bağlar kuruyoruz çevremizle ve maalesef yaşam döngümüzün bir parçası olarak bu insanları ya da bu bağları kaybediyoruz. ancak geride kalanlar için hayat devam ediyor, elbette belki yeri dolmayacak, tekrar birlikte yaşadığınız güzel şeyleri yaşayamayacaksın ama bunları ileride canını yakan şeyler olarak değil, ondan kalan güzel hatıralar olarak anımsayacaksın. belki kendi çocuklarınla, etrafındaki ailelerde çocuklar ve anneler arasında benzer bağlar kurulması için yardımcı olacaksın. sadece bu süreçte iyici içine kapanıp, dünya ile kendini soyutlama. işe git, hiç canın istemese de arkadaşlarınla vakit geçir, aklını meşgul edecek bir uğraş bul ve yapmak için kendini zorla. ama bir süre yalnız kalma. yalnız kaldıkça bu düşünceler aklına hücum edecek ve her şeyin düzelmesi için geçen süreyi uzatmış olacaksın.

özel mesajla yollamıştım ama belki birgün bunuokuyan biri olur ve faydalanır diye burayada ekliyorum. inşallah silmezsin duyurunu.

başın saolsun öncelikle. öncelikle senden daha kötüler var. onları düşün de rahatla diye yazmıyorum bunları. senin durumunda işe yaramayacağı kesin çünkü.
2017nin şubatında anneme kanser teşhisi kondu. durumu kötüydü ve nisan ayının sonunda vefat etti. annemin vefatından 20 gün sonra da babamı kaybettim. ayrıca kendim romatizma hastasıyım ve romatizmadan dolayı engelliyim.

kendim hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra şunu söyleyeceğim. sürekli aklına gelecek. ama bir süre sonra alışacaksın. "bir sürenin" uzunluğu sana bağlı. çalışma arkadaşların varmış. onlarla birlikte ol. samimi olduğun arkadaşların da vardır muhakkak onlar gelsin seni ziyarete veya sen git. bende bunların hiç biri yoktu. sadeceinternetten görüştüğüm birkaç kişi haricinde arkadaşım yok mesela. işe ne zaman geleceğini oruyorlarsa işyerine git. kafanı dağıtman lazım. patronuna müdürüne her kimse onada söyle. geleyim ama biraz bana müsade edin kendimi toparlamaya çalışıyorum de. zaten işe gidersen orada boş boş oturmaktan canın sıkılır mecburen bir işin ucundan tutarsın. kafanı dağıtmaya bak. asıl kural bu. madem depresyondayım diyorsun madem öncesinde intihar düşüncelerin oldu, mutlaka psikiyatristle görüş. ben de gittim. bu durumla iyi başa çıkıyorsun ilaç vermeye vs. gerek yok deyip gönderdi. herhangi bir dini inancın var mı bilmiyorum ama dua et. beni genelde rahatlatan birşey mesela. zaman çok çok hızlı geçiyor. daha ardına bakmadan bir bakmışsın3 ay olmuş. bir bakmışsın 10 ay olmuş. hatta diyeceksin ki, yahu dün annemin ölüm günüydü. maalesef böyle oluyor. dediğim gibi unutmak mümkün değil. unutma zaten. o acının küllendiğini göreceksin. şu an için hiç küllenmez gibi duruyor ama külleniyor. bir bakmışsın gülmeye başlamışsın. akrabalarınla aran nasıl bilemiyorum ama iyi insanlarsa onlarda çok yardımcı olacaktır sana.

Başın sağolsun kardeşim. Yasını tut, zaman sana yol gösterecektir.

çok üzüldüm. yaşadığınız şey benim geleceğe dair en büyük kişisel korkularımdan. bir tavsiyede bulunsam da işinize yarar mı bilmiyorum zira düşünüp vazgeçme kısmını ben aşmış değilim.

ama şu klasik gerçeği hepimiz biliyoruz: acı geçmese de yaşanıyor. herkesi savaşta kaybeden insanları düşünün demeyeceğim, zira aynı savaşta herkes önemli insanlarını kaybediyor. kayıpların paylaşılmasında yalnız olmuyor insanlar en azından.

ama dünyanın gerisi dönüyor gibiyken kendisi durakalan insanlar... onlar da yaşıyor. anladığım kadarıyla dedikleri, önerdikleri şeylerden biri kendinizi bir ortama zorlamanız: ölünüzü götürseniz bile o işe gitmek mesela. tek arayan soranınız siz intiharı arada düşünüp insanları kendinizden uzaklaştırdığınız için annenizdi. bunu da düşünün. bakın, "bıraktıramadık" diyorsunuz. siz hala yalnız değilsiniz. hayatınızdaki her şey olmaya devam edecek anneniz, sadece içinizde sürecek bu durum. ve birileri illa ki olacak.

çok zor. tahayyül edemiyorum. aklım şu an bu kadarına yetiyor. kendinizi yalnız bırakmamanız iyi olur. yalnız kaldığınızda dikkatinizi alan şeylere kendinizi maruz bırakmak işe yarayabilir. mesela yapma gerekliliği yüzünden ev işi, yapma gerekliliği olmadığı için hele ki bu durumda yapması çok zor olan spordan bu açıdan daha gerçekçi ve belki katarktik. belki bir iki ufak takıntı geliştirerek yansıtma yapabilirsiniz. sonradan takıntıyla uğraşmanız gerekse bile günü aşmanızı sağlayabilir.

iç açmanın ve deneyim anlatmanın amaç olduğu siteler var. buraya her ihtiyacınız olduğunda gelin ve bence oralarda da zaman geçirin. ne dediğinizi o an anlayan, bilen insanlarla konuşun. kendi kendinize mesela duygularınızı bir yere yazmanız ters tepebilir, çok sağlıksız olabilir. ancak dünyanın bir ucunda bile olsa dediğinizi anlayacak insanlara anlatmak başka oluyordur. geçici veya kalıcı bir amaç da verebilir size.

bir şeyin sorumluluğunu da alabilirsiniz. mesela yoksa bir hayvancağızı küçük bir aile ferdiniz haline getirebilirsiniz. küçük bir kedi alıp onunla konuşabilirsiniz veya bakması daha zor olduğu için köpek alabilirsiniz. dediğim gibi, aklım bu kadarına eriyor. kendinize minimum zarar vererek atlatmaya kararlı olmanızı umarım.

herkesin bir hikayesi var, senin gibi, benim gibi, digerleri gibi..
ben babami sigara/efkar kaynakli akciger kanserinden kaybettigimde babam 42 yasindaydi, ben 16 yasindaydim..
yasadigim şok tarifaiz..
ilk zamanlar en zorlandigim sey "rahmetli" kelimesine alismak oldu..
"rahmetli ne lan!!!! oldu mu rahmetli diyosunuz..." modundaydim..
ama zaman....
zaman gercekten en onemli ilac..
yeterki zamana zaman ver..
gecer mi duzelir mi? demissin..
gecer de duzelir de..
seelzen in dedigi gibi, neler gecmedi ki..
yeter ki sen dayan..
insanlar canlarinin cani evlatlarini topraga atip uzerine toptak atiyorlar..
o aci geciyorsa , ortadan ikiye bolunsen bile gecer..
sabret yeter ki..
basin sagolsun
canin sagolsun..

başın sağolsun, çok üzüldüm yazdığını okuyunca. ne dense boş geliyor sana tahmin ediyorum ama lütfen kendini bırakma. zaman her şeyin ilacı, gidenlerin ardından önce korkunç bir acı, sonra büyük bir boşluk en sonunda da güzel anılar kalıyor biraz hüzünle beraber. dilerim ki anneciğin aklına düştüğünde gülümseyebildiğin zamanlar çok çabuk gelir.

Başın sağolsun spina.
Bu gün benim de annemin ölüm yıldönümü. 29 yıl olmuş. Ben o zaman 28 yaşındaydım. Şimdi 57 yaşında üç kızın annesiyim.

7 sene önce bana kanser teşhsi konmuştu. Teşhisi duyan herkes gibi ben de ölebileceğimi düşünmüştüm. Kızlarımın arkamdan üzülecek olmaları beni ölebilecek olmaktan çok çok daha fazla üzmüştü.

Anneler çocuklarının üzülmesini istemezler, annen de istemezdi biliyorsun. Sen de daha fazla üzme kendini. Acını yaşa ama bırakman gereken yerde bırakman lazım. Yas çok uzun sürmemeli. (3 günden sonra taziye dilemeyen toplumlar var.)

Senin şimdi işe başlamanın tam vaktidir. Yarın en geç yılbaşı sonrası yatağı yorganı topla işe gitmeye başla.
Hayvan edinmek veya başka yan uğraşlar çok iyi olur. Ben ameliyat sonrasında küçük kızımı düşünerek köpek sahiplenmiştim (öncesinde çok istiyordu) Bi yandan hastalıkla mücadele ederken bi yandan da köpeğimizin kakasını çişini temizledim, alıştırdım filan. Minicikti. Zor oldu, benim için zamanı değildi ama ufak için iyi karardı. Seviyorsan uğraşabileceksen tabii. Değilse hayvan sahiplenmemek gerek.

Acın geçecek. Geçiyor. Sonrasında özlem geliyor. Şimdiki gibi biteviye değil, zaman zaman.

başın sağolsun. babamı kaybedeli 2,5 yıl oldu. bu sürede babamı düşünmeden geçen bir günüm olmadı birbirimize çok düşkündük. ama emin ol acısı külleniyor. ben babam vefat etmeden önce düşüncesine bile delirirdim dayanamam derdim. ama inan dayanıyor insan zamanla. kendine biraz zaman ver ve emin ol acısı hafifleyecek. anılar aklına gelip güleceksin, hiç unutmayacaksın ki zaten unutmak istemez insan. ama acısı kesinlikle hafifleyecek emin olabilirsin

evet geçecek, yukarıda söylenenler gibi, daha kimler neler yaşadı da geçti. ama geçecek olması bir şey değiştirmiyor, insan geçeceğini bilse bile bu acıya dayanamaz. yani yapacak bir şeyin yok ne yazık ki, böyle acı bir gerçek var önünde. geçsin geçsin diye beklemekten ziyade acını yaşamalısın belki de, yok saymadan, için biraz soğuyana kadar bir şekilde idare edeceksin. idare etmek zorundasın çünkü, nereye kadar yatakta kalacaksın ki? başka şeylere konsantrasyon sağlamaya çalış, zorla en azından; kafan dağıldıkça daha kolaylaşır. bu yüzden işe de git, hem işinden olma, hem de kafanın dağılmasına yardımcı olur.

benzer durumdayım, annem ölse kafayı yerim ben de herhalde; çok büyük boşluk. yaşamayan bilemez, belki de mevcut halinle dediklerimiz havada süzülüyor sadece ama empati yapmaya çalıştım ve bu bile kendimi kötü hissettirmeye yetti, bişeyler söylemek istedim.
kendimden emin olarak tek diyebileceğim şey yalnızlıktan korkma, yalnız başıma naparım ben diye düşünme. orası kolay, sen acını atlat, onun çaresi bulunur.

Öncelikle başın sağolsun. Tabi ki geçer, hemen bir pskiyatristten yardım al konuşmak çok iyi gelecektir.

başın sağolsun. bu tarz kayıplarda kardeşler ve teyze,amca,dayı gibi akrabalar çok destek oluyor psikolojik olarak. varsa onlar ile birlikte vakit geçirin. daha doğrusu sizi anlayacak acınızı paylaşacak kim varsa yakınlarınızda olsun.

Yahudilikle ilgili bir çeviri mi bu?

emin değilim. sadece bob dylan'ın bir şarkısında geçiyor.şarkı blues müziğinin 1950lerde yaşamış üstadlarından birine övgü olarak yazılmış.sözleri şöyle;
şarkı

Seen the arrow on the doorpost
Saying, "This land is condemned
All the way from New Orleans
To Jerusalem."
I traveled through East Texas
Where many martyrs fell
And I know no one can sing the blues
Like Blind Willie McTell
Well, I heard the hoot owl singing
As they were taking down the tents
The stars above the barren trees
Were his only audience
Them charcoal gypsy maidens
Can strut their feathers well
But nobody can sing the blues
Like Blind Willie McTell

Hmm, şöyle bir forum buldum. Orada şarkının sözlerini tartışmışlar, belki görmüşsünüzdür:

forums.stevehoffman.tv

Condemn burada lanetli, lanetlenmiş anlamında bence. Yahudiliğe bi göndermeler var gibi.

mecazi bir kamulaştırma diyebiliriz, "buralar hep bizim teee new orleans'tan kudüs'e kadar" manasında olduğunu düşünüyorum.

biraz bakındım, sanıyorum blues müzisyenleri zenciliklerinden dolayı gördükleri ayrımcılığı yahudilerin ayrımcılık görmesiyle bağdaştırarak bir "ezilenlerin kardeşliği" düşüncesindeler. new orleans blues müziğin beşiği, kudüs de yahudilerin beşiği diyecek olursak, iki tarafın birbirine destek olması, en azından birbirlerini anlamalarını konu ediyor gibi geldi bana.

books.google.com.tr

www.jewishvirtuallibrary.org

www.jweekly.com

Hukuken "condemn" mahkum edilmek anlamında kullanılıyor. Inawen+1 ve "lanetlenmiş" diyorum. İlla bir suç-ceza mantığı ararsak Allah New Orleans'tan Kudüs'e kadar hepimizin belasını verdi, bizi cezalandırdı diye de anlayabiliriz sanki.

herkese teşekkürler.

*Eşkıya.
*Amerikalı.
*Komiser Şekspir.
*Hemşo.

abuzer kadayıf ve vavien geldi benim de aklıma.

bulabilirseniz hicran ve melek de olabilir.

-Tabutta Rövaşata
-Anayurt Oteli

En yenilerden Sarmaşık olabilir.

hepsi tam tarif ettiğin kategoride sayılmaz ama;

ali'nin 8 günü
dönersen ıslık çal(1992)
vavien
otobüs(1975)
tabutta rövaşata
güzel günler göreceğiz 2012
iyi biri(2010)
deliler koğuşu(1981)

Son bir haftadır ben de Gölge Oyunu ve Aşk Filmlerinin unutulmaz yönetmenini izledim <3


Gemide'yi ekliim o zaman ben de listeye.

"Yeraltı" olabilir mi acaba?

Abluka.

"Alt kültür" dediğiniz için

Gece, Melek ve Bizim Çocuklar
Kara Kentin Çocukları
Dönersen Islık Çal +1

"Öteki" dediğiniz için kapsamı biraz daha genişletirsek:
Masumiyet
Kader
Uzak (Bunu yazmadan edemedim, bu listenin geri kalanına en uzak film)

Kaç Para Kaç dediğiniz için Reha Erdem'in diğer tüm filmleri! Özellikle
A Ay
Hayat Var (Erdem'in en "Arabesk" filmi:)
Korkuyorum Anne
Kozmos (2000'lerin sonlarına kadar sarktık.)

Hatırladıklarım olursa ekleyeceğim...

Çerçevesini tam çizemedim biraz da açık uçlu bırakmak istedim, bu anlamda tam isabet ve ona yakınsayanlar var -birkaçını hiç izlemediğim için birşey diyemiyorum- ama güzel bir liste oluştu bence, teşekkürler herkese.
Aklıma yine gelen olursa ekleme yaparım ya da sizlerin de olursa eklersiniz.

Ah Güzel İstanbul-1966

Tabutta Rövaşata direkt olarak istanbul'un dışlanmış, öteki tarafını anlatıyor.

+ reha erdem'in tüm filmleri aradığınız niteliği karşılar.

Yılmaz Güney'in Duvar filmi vardı aklıma gelen.
Anlat İstanbul
Polis (Onur Ünlü'nün ilk filmi)

9

www.imdb.com

hangi ayda, hangi saatlerde çalıştığı da önemli. elektrik satış fiyatı sezonuna göre, gün içindeki talebe göre, tüketildiği bölgeye göre filan sürekli değişen bir parametre.

www.mehmetmarangoz.com.tr

hem oymak, şekillendirmek için farklı cinslerde ağaç hem de oyma bıçakları bulabilirsin buradan.

Ben de bir ara denemek istediğim için araştırma yapmıştım. Hemen malzeme almak yerine bir ahşap atölyesinin saatlik dersine katılmaya karar verdim.
www.instagram.com

Normalde workshop ama salı ve cuma harici gidip saatlik olarak da çalışabiliyorsunuz atölyesinde.
Aleti, malzemesini o veriyor. Anlatıyor zaten nasıl yapılır diye.Saati 50 tl.

Yani 3-5 gün sonra sıkılabilirm diyorsanız ve denemek istiyorsanız direkt malzeme alıp kandiniz bir şeyler yapmaya çalışacağınıza böyle bir sey daha mantıklı bence.

Haftaya bir ara ben de gideceğim umarım.

yeri Galata'da bu arada.

gaz basılacak ona yüksek ihtimal ev sahibi tamir ettirsin o ödeyecek evin demirbaşı sonuçta.

Ev sahibi yaptırır.

Dolabın yerini değiştirdiniz mi?

Sağlıklı çalışması için duvarla arasında belli bir mesafe olmalı. Bir de kapalı küçük odadaysa soğutucu akışkanı yoğuşturma konusunda kompresör yetersiz kalıyor olabilir.

1) Dolabın arkasının yeterince boş olduğundan emin olun
2) Odayı havalandırın

Sorun devam ediyorsa tamire gitmeli.

@goodz dolap aynı yerde 9 10 ay çalıştı, 2 hafta öncesine kadar sıkıntı yoktu

9 10 ay kadar çalışıp, 2 haftadır filan sorun çıkarması normal. zaten aşırı sıcaklar 2 haftadır filan başladı. odayı havalandırıp, buzdolabını duvardan biraz uzak tutmanız işe yarayabilir.

arayın ev sahibini kibarca ya siz yaptırın diyin ya da ben yaptırır kiradan keserim siz bilirsiniz diyin. kibarlıktan anlamazsa noter yoluyla ihtar çekersiniz.

dücane cündioğlu'nun sinema ve felsefe kitabını ben çok beğenmiştim. tavsiye ederim.

bir de sinema ile ilgili kurtuluş kayalı'nın sinema bir kültürdür ve yönetmenler çerçevesinde türk sineması kitaplarını önerebilirim. kurtuluş kayalı, felsefeden ziyade işin sosyoloji tarafıyla ilgilenir ama bunu sinema üzerinden yapar, bana güzel gelmişti.

sinema ve varoluşçuluk - hakan savaş

çalışan bekar bir kadın mı diye içimde bir soru belirdi niyeyse

şirketleirn böyle uygulamaları var. hatta transferde başka şehirdense sen gel evi ayarlıycaz biz diyip 6-7 ay bile demeden yeni başladığı gün verebiliyor. .

var böyle uygulamalar.

genelde şehir dışından getirttikleri personel için satın alıyorlar, kiralıyorlar ya da bazen alacaklarına mahsuben ya da teminat gösterilmek üzere alınmış kısaca bir şekilde edindikleri konutları lojman olarak kullanabiliyorlar.

tamamdır dediğim gibi.

kişi eşiyle birlikte kadıköyde ouruyor zaten. ona ataşehirde ev tutuyorlar.

hayatımda rastlamadım böyle bir şeye ama sanki bu kişiler bizden bir şey saklamak için "şirkt verdi" demeye getiriyor gibi geldi bana.

hala aranıyor mu acaba?

diyanet.gov.tr

Kurana göre 40ta 1 yok infak var.

verecek. para, altın, mülk ya da birikim fark etmez; var olan ve üzerinden bir sene geçen her şeyin zekatı verilir.

Fragile lady +1
Borçlarınızı çıkartarak hesaplayacaksınız bu arada. Borcunuz varsa o kısmı da araştırın.

"verecek. para, altın, mülk ya da birikim fark etmez; var olan ve üzerinden bir sene geçen her şeyin zekatı verilir." diyorlardı... ama öyle değildi... o şu kadar vercen diyordu... bu şu kadar vericen diyordu ama kimse kitapta (edille-i şerriye) bahisedilenden haberi yoktu

şu dini kulaktan dolma değil de kitaptan yaşasak daha iyi olacak sanki...

zira yaşadığını din zanneden insanlar var (lafım meclisden dışarı)

havaici asliye olan yani asli ihtiyaçlarından olan yatı katı arabası için zekat vermek farz değil. ama adamın 3. 4. evi var ve de bundan gelir elde ediyorsa geliri de nisab miktarına ulaşıyorsa zekat vermek o zaman farz.

siz alo fetva mı ne varmış ona bir danışın ya da mahallede camiiye gidin. burdan cevap alırsanız ya hiç vermezsiniz ya da seneye zekat verilmesi icab eden kimselerden olursunuz.

ahahaha maaş alan birinde kar yok ne demek 10 yasında mısın sen ya gecen sorun komıktı bu daha komık.
ayrıca mantık çalıştır biraz adamın mal varlıgı ne olursa olsun senın mantıgına gore 40 yılda iflas eder.


zekat hesabı senelık yapılır. O SENE ICINDE edındıgın mal varlıgı ve karın 40 da bırı.


mantık su: bu sene ıcınde ne kar ettım, ciro degıl hayatın boyunca yaptıgın mal degıl, bunun 40 da 1 i. toplam gelen paralardan butun yaptıgın masrafı dus elıne kalan net para. borcun varsa zekat vermene gerek yok mesela borclu kalmak daha buyuk problem dıye.

bu mantıgı anladıysan maası da anlamıssın, maas zaten dırek kar ıs yerı sahıbının odedıgı masraflar yok, mesela ben aılemle yasıyorum dıye aldıgım maasın bır kısmını verıyorum her ay zekat olarak ya da bır odeme aldım odeme aldıgım an hesaplayıp verıyorum zekatını bu hesapları yapmamak ıcın, ama kendi aılem olsa ve zor gecınsem sanırım kıra ve mutfak masrafı cıkarıp kalan paranın 40 da bırını verebılırım. tabi bır makyaj malzemesine 500 tl verıp gıder dıye dusemezsın, netıcede vıcdanına sor demısler oradan

bu arada hıc kımse dın alımı falan degıl, merakın varsa bır suru websıtesı var onlara bak

İngilizce biliyorsa CodeAcademy vb bir çok oluşum var.
Türkçe online içerik biraz daha sıkıntılı.

evet böyle yerler var. küçük yaş grupları için kodlama öğretiyorlar. bir tanıdığım öğretmen hatta böyle bir yerde. lokasyon belirtmemişsiniz, izmirdeyseniz yönlendireyim.

google da oldukça kurs çıkıyor " çocuklar için kodlama "

türkçe online içerik kısıtlı diyen arkadaşta sanırım mozambik için söyledi :)

İstanbul'da çok var. Örnek: www.makercocuk.com

fazlaca basitleştirilmiş online bir eğitim ama en azından ilgisini canlı tutabilir. www.acikakademi.com

Is aradim. Bulamadim. Silahli kuvvetlere merhaba dedim. Dondum. Is aradim. Bi kac ay sonra buldum.

askere gidin.

Üç ay yattım, gezdim, yüzdüm. Sonra işe girdim.
Bence askerlik yapın.

eee mezun oldum. 3 ay yattım kasım da askere gittim geldim 1 ayda istediğim iş de işe başladım. askerlik şart.

ayni bolumden mezun oldum, uc ay kadar dinlendim. yaklasik alti ay is aradim, cok da aramadim ama. gorusmelere gittim, is buldum calistim. sonra askerlik, tekrar okul hayati, yuksek falan.

senin yapacagin is zaten cok buyuk ihtimal yazilim, o yuzden yazilim yapan sirketlere de basvur issiz gezmemek icin, erkenden ogren yazilimci ne yapar, sirketlerde ne isler gerekir falan.

yeni mezun olunca bosluga dusmen normal. hayati sorgulamistim ben o uc ayda, peder lafla evden kovdu kac defa, ben mi bakicam sana bu yastan sonra is bul defol git diye. onlarin iteklemesi olmasa is aramazdim ama, iyi ki kovmus peder, kafa adam, psikolojiyi falan anliyor demek caktirmadan.

sırasıyla
1. iki senelik tecilini yaptır.
2. gez toz, tatil yap.
3. ağustos sonu - eylül gibi iş aramaya başla, en geç ocak gibi bulmuş olursun.
4. bir bir buçuk sene sonra yüksek lisans kovalamaya başla
5. işinden sıkıl, değiştir
6. bedelli bekle
7. yüksekten atılacak gibi olursan yenisine başvur hemen

hayırlı olsun. kuş gibi hafifsindir şimdi. önerim yok hayırlı olsun işte.

hemen kendine iyi bir tatil ayarla.

- böyle karadeniz bisiklet turu, likya yolu, motorsikletle asya düzlükleri, otostopla avrupa gibi ara sıra aklına esen planların varsa köprüden önceki son çıkış.
-sonra askerlik.
-askerliğin bitimine son 2-3 hafta başvurulara başla. mesleki anlamda biraz donanımlıysan zaten asker dönüşünde daha saçların uzamadan iş bulabilirsin.

ben okulu 2 sene uzatıp 2 senede işsiz gezmiştim. kötü yıllardı.

ama seninki gibi özelde iş imkanı olan bir bölüm değildi.

çok tebrik ederim. eminim büyük yük kalkmıştır üstünden. boşluk değil hoşluk hisset. zoru başardın.

Hocam alacağınız maaş 7-8 bin liradan az ise değmez. Giderler türkiye'nin 2 katı olur genelde.

Git beni de yanına aldır.
Burdan on kat iyidir.

genelde turkiye carpi 2 gibi dusunebilirsin evet.

kiralar yillik pesin veriliyor genelde 1500-2000 tl gibi dusun yasanilabilir bir evi.

onun disinda hukuka kurallara saygili isen guzel yasarsin, medeni bir ulke. 7000 lira alti maas olursa gitme yine de.

hangi sirkette calisacaksin?

kıbrıs buradan bir 15 yıl geride ama 2 kat pahalı. hesabını kitabını ona göre yap.

www.numbeo.com

2009 yılında kıbrıs'tan ayrıldım, aşağıda yazdıklarım sonradan değişmiş olabilir.

toplu taşıma yok gibi bir şey, hele mesai saatinden sonra hiç yok. alkol, sigara, benzin Türkiye'ye göre daha ucuzdu. bazı bölgelerde haftada 3 gün şebekeden su geliyor, diğer günler depodaki suyu kullanıyorsunuz. elektrik sık sık kesilebiliyor. bayram ve üniversitelerin açılış kapanış zamanlarında uçak biletlerini erken almak gerekiyor, aksi takdirde ya biletler çok pahalı oluyor veya hiç yer kalmıyor.

bir de şimdi aklıma geldi, yaz mesaisi olayı var devlet dairelerinde. pazartesi 16:00 veya 16:30da, diğer günler 14:00da kapanıyor devlet daireleri.

kuzenim 6 yıldır girne'de yaşıyor ben de hemen hemen 2 ayda bir gidiyorum yanına . en büyük şikayeti elektrik faturası . bir ayda 700 tl ödediği bile oldu yazın klima kışın da ısıtıcı çalıştırmak zorunda olduğu için çok geliyor .
kiralar yüksek sayılır ama iyi araştırırsan uygun fiyata ev bulursun .kuzenim yıllık peşin vermedi. aylık 1250 tl ye 2+1 girne merkezde çarşıda oturuyor .
devlet dairelerinde işin düştüğü zaman aylarca uğraşıyorsun çünkü 2 ye kadar çalışıyorlar ve çok rahatlar . iş bitirmek gibi bir dertleri yok .oturma izni vs mutlaka sen de gidip göreceksin .

kıbrıslılar mutlu insanlar eğlenceliler orada rahat yaşarsın .

herkese çok teşekkürler.

bütün gün araştırdım, orada yaşayan bir iki kişi ile de konuştum belirtilen şartlarda mevcut işim de kalmam daha doğru sanırım. evet kariyer açısından gitmem iyi olabilirdi fakat, lefkoşa yaşam standartları, en kötüsü de devlet dairelerinin kaporta ustaları gibi bugün git yarın gel, klima bozuk bugün çalışmıyoruz dediği bir yerde çalışma izni, sağlık güvencesi prosedürleri, araba alsan ruhsat bilmem ne gibi sürekli olarak devlet daireleri ile işi olacak bir yabancıysanız lefkoşa doğru adres değil sanırım. en azından benim gözüm korktu. şimdi kıbrıs ve kariyer deyince insan kıbrısta ne kariyeri olabilir ki diye merak ediyor. yerli bir elektrikli otomobil projeleri var, günsel. bizde her seçim arefesi gündeme gelip kaybolurken, kıbrıs gibi kıstlı kaynakları olan bir yerde ciddi ciddi bir yatırıma dönüşmüş olması ne kadar ironik değil mi? :)

önceden ülkücüler ve islamcılar öyle kafa tokuştururdu. şimdi evet daha yaygın.

genelde yanyan efendi tokuşturmuyorum. alın kısmına, kafasını eğip tepeye vuruyorum fln. sevmiyorum çünkü.

en son sedat peker'le kafa tokuşturduk. ki orada efendiydim :)

kadınım tokuşturmuyorum tabi
ama "konya ovası bozkurt yuvası" olduğundan bizim orada herkes tokuşturuyor.
bu sosyolojik olarak "AKP ile MHP tabanı aynı"ya denk geliyor.

Keçi olmadığım için tercih etmiyorum.

Herkes yapıyor herkes. Nefret ediyorum. Bazıları kafayı öyle eğiyor ki tepe noktası benim şakağıma doğru dokunup geri çekiliyor...
Sadece tokalaşıp bırakıyorum böyle yapanları.

no tenk yu.
çabalayanları başarıyla savuşturuyorum. bkz ilgili duyurum: eksiduyu.ru

Bana da çok saçma geliyor, ben kim olursa olsun el sıkışmayı daha doğru buluyorum. Yanaktan öpüyor gibi yapmak ve tokuşturmak saçma. Çok sevdiğim, özlediğim biriyse sarılırım zaten.

Siyasetle alakası yok onun. Erkeklerin yanak yanağa öpüşmesi homoca algılanıyor. Ülkücü takılan adamlar bu tip bir duruma düşmemek için öyle yapıyorlar.

Çok eskiden ülkücülere özdeşleşme durumu vardı, en azından benim çevrede. Ama sonrada liseye giderken bayağı moda olmuştu, ideoloji falan gözetmeksizin herkes tokusturunca kafa uzatana yanak uzatılımıyor. Uydum ben de o dönem. 7-8 yıldır çok şükür uzağım o işlerden.

Bunu yapıp da aklıbaşında olan kimse görmedim ben hepsi çomar. Ha bu çomarlık ama her gördüğüyle yanak yanağa öpüşen adam da ayrı bir köylüdür benim için; tokalaş geç işte.

Aa ben onları hala ülkücü sanıyodum :O

Siz ne diyosunuz benim amcamlar benimle kafa tokuşturuyor. Hem de gayet ciddi olarak. Not: kadınım :)

Ben de bazen eşimle ya da yakın arkadaşlarımla geyiğine yapıyorum kimsenin olmadığı ortamlarda.

Kadın olduğum için haliyle yok ama nefret ediyorum bu hareketten.

boynuzlu değilim.

yapan birkaç kişi var çevremde. kafa atasım geliyor totoşlara :)

Ben de uyuzum​ bu duruma ama bizim ünide yaygın baya, en chplisinden solcusuna herkes oyle selamlasiyor niye bilmiyorum. Bence de tokalaşmak en iyisi ya da iste yanak ama maalesef tokusuyo kafa karsindaki o amacla gelince

ben de tuhaf bulur ve kaçınırım. tokalaşmak yeterli becne. ama bazı tipler baya baya toklaşırken tutup kendine doğru çekmeye çalışıyor. tabi bunun ikili iletişimde beden dilinde, otorite kurma v.s gibi bir karşılığı var elbette ama kafa tokuşturacak adamın niyeti bariz şekilde bu deği. senin kafa tokuşturmayacağını sezmiş, kafayı hafif öne doğru eğip, seni kafa tokuşturma mesafesine çekmeye çalışıyor inatla. allahtan öyle bir asılmayla gelecek ufak tefek bir tip değilim. ama o asılıp ben mukavemet gösterince sert bir tokalaşma oluyor haliyle.baya dışarıdan bakan için kurban pazarlığı yapıyormuşuz gibi bir hal alıyor durum.

bir de bunun tokalaşırken parmaklarıyla bileğimden kavrayan versiyonları var. adam elini o kadar ileri götürüyor ki tokalaşırken avuç içlerimiz değilde, ikimizinde elin bitip, bileğin başladığı noktalardan buluşuyor,tabi durumda parmaklar da baya kolumun ortasından bir yerden kavrıyor.

katı bir şekilde karşı değilim, ben tercih etmiyorum sadece o kadar. kültürel bir şey sonuçta, dünyanın her yerinde var böyle şeyler. yeni zellanda yerlileri maoriler de burun tokuşturur mesela. fakat böyle kültürün ötesine geçip siyasi bir gurubun, bir ideolojinin mensuplarının birbirini tanıma ritüeline dönüşmesini tehlikeli buluyorum. toplumdaki kutuplaşmayı daha da derinleştirir, grubu kendi içinde daha muhafazakar tutar. ister istemez biriyle selamlaşırken, farkında olmadan bu bizde-bu bizden değil ayrımı yaşanır bilinçaltınızda. bu selamlaşmalar yerine, daha birleştirici ve evrensel olan daha mantıklı geliyor.

çok açık ve net, sevmediğim ve fakat bir sebeple tokalaşmanın illa öpüşmeyle taçlandırılacağı durumlarda ben kafa tokuşturmayı tercih ediyorum. kadınım. ülkücü değilim.

tokuşturmuyorum.

fakat bir arkadaş temiz olduğu için tokuşturuyorum falan demiş. nasıl temiz yahu? temiz olan neresi? kafa mı temiz? bir kıl yumağı nasıl temiz olabilir? mümkün değil.

Karşı taraf öyle bi hamleyle gelince öpmezsen darılırım modunda yanağımı uzatmıyorum, aynı şekilde gel öpüjem de yapmıyorum. Açıyı kendime göre 45' den 15-20 'lere indirip tolere ediyorum.

sadece tokalaşmak iyidir. ama hamle yapanlara yapacak bir şey kalmıyor, kafaya yanak atmışlığım çok vardır. sonra da uyarırım genelde.

Subtitle workshop kullaniliyor genelde.

başka bir dilde altyazısı varsa direk onu indir. metin dosyası olarak aç ve sadece çevirisini yapacağın bölümü silip çevirini yaz. zaten metinlerin başında metnin filme göre saniyesi filan yazıyor. ancak cümle uzunluklarını(alt satıra geçiş v.s) da önceki metindeki gibi ayarlamaya özen göster. yoksa çeviri metnin ekrana sığmayabilir.

@teyzem teyfik'in dediği şekilde sadece text dosyasının içeriğini değiştirirsen türkçe karakterleri kabul etmez. örneğin altyazıda "karşı" kelimesini yazarsan, filmi izlerken "kar#&305286" gibi görünür. "karsi" yazman lazım, o zaman da hoş durmayacaktır.

ben subtitle workshop kullanıyordum. senin gibi çevirmenliğe başlamak istemiştim. divixplanet'e girdim çeviri bekleyen dizilere baktım, pretty little liars vardı. onu çevirdim 1 sezon falan. baya keyifli oldu. önce dizinin videosunu ve ingilizce altyazısını indirip subtitle workshop'a atıyorsun, sonra hem izleyip hem çeviriyorsun.

Şuraya reklamı bırakayım. 1 ay içinde hazır olacak.
www.translatewith.us

mehmetmarangoz.com

güvenilir ve işlerini özenle yapan insanlar. ben daha ufak ahşap hobi ile uğraşıyorum bir kaç kez alışveriş yaptın, gayet memnunum. ama daha büyük modeller için de, hem malzeme, hem ağaç çeşitleri bulabilirsin. zaten alacağın ağaç parçasının, ağacın özellikleri, ne tip çalışmalarda kullanılabileceği hakkında küçük bilgiler ve yönlendirmeler de içerir.

full metal jacket olsa gerek.

full metal jacket +1
ama orada ikisi arkadaş olarak gitmiyorlardı akademiye, orada tanışıyorlardı.

Bu film değil,

www.yurticikargo.com

tek mi çok mu göndericeksiniz?

ambarlar daha uygu fiyat verirler.

Ambarla gönder.

birtane panel bana gönderilecek

ambar +1

artı sigorta iste, hassas şeylerdir onlar..

ups'e bakın. şubesi filan her yerde yoktur ama hassas malzeme olduğunu belirtirseniz daha bir özen gösteriyorlar. ya da bana öylesi denk geldi. bir kaç kez elektronik malzeme aldım. tabi en önemli şey uygun paketleme, gönderici uygun paketleme yaptıysa hangi firma ile gönderirseniz gönderin farketmez.

www.ups.com
ups in paketleme danışmanı veya, paketleme talimatlarını inceleyerek uygun paketlemeyi sağlayabilirsiniz.

bence bu işin en temiz başlangıcı lego mindstormsdur.

gidip kendine bir mindstorms al, bir tane de en büyüklerinden lego technic seti al ve oradan başla.

eğer lego gözünde "oyuncak" ise youtubedan mindstormsla milletin yaptığı şeyleri biraz izle. millet bununla evdeki tuvalete otomatik sifon çeken aparat falan yapıyor.

ne kadar derine inmek istiyorsanız, o kadar büyük bir küreğe ihtiyacınız var.

videodaki gibi ve benzeri pek çok robot arduino ile yapılabilir. ama yazılımcıysanız çok iyi bilirsiniz ki bu tip platformların dezavantajları var. eğer daha hassas, detaylı, özgün bir robot yapmak istiyorsanız pic programlamaya girmeniz lazım. s

donanım konusunda yapmak istediğiniz robotun benzeri muhtemelen daha önce yapıldığı için oralardan bakmakta fayda var. zira deneme-yanılma yolu çok masraflı olur.

devre için de proteus (ares, isis) kullanabilirsiniz.

ama baştan söyleyeyim, kompleks bir robotun tasarımı, donanımı, yazılımı ve prototipi yıllara malolabilir.

Ben de bu is uzerine kafa yoruyorum. Ozetle bu tarz bir robot icin 3 temel konuda ilerlemek gerekecektir.
- Platform: Arduino bunun icin iyi bir platform.
- Yazilim: platform uzerinde gerekli sensorler, motorlarin kontrolu icin yazilim gerekecektir, mesleginin yazilim olmasi avantaj bu konuda.
- Malzeme: Iste aslinda en zor kisim bu. Yapmak istedigin robota, kontrollerdeki hassasiyete, performansa gore kullanilacak malzeme yelpazesi o kadar genis ki hangi malzemeyi kullanacagin, nereden temin edecegin tamamen tecrubeye bagli. Kitaplar ve internetteki kaynaklar temel malzemelerle anlatiyor ama sen kendi aklindakini yapmak istediginde, ornegin bir motor kullanmak istediginde, bu motorun farkli hassasiyette olani, farkli guclerde olani, farkli hizlarda olani arasindan birini secmen gerekecek. Bu durumda da birkac farkli malzemeyi tanimak, gerekirse denemek, sonucu gormek, olmazda degistirmek gibi surecleri var. Bunun yaninda malzemeyi temin etmek de ayri bir asama.

Ogrenmek icin ve giris icin en standart yol bir arduino kit almak, bu kitler icinde birkac temel sensor barindiriyor (uzaklik, isik, ses sensoru gibi) bunlarla yazilima ve platforma giris yapip daha sonra daha iyi malzemeleri tanimak olabilir. Giris icin piyasada bircok kitap var ama malzeme icin en iyi yol deneme yanilma.

eğer yazılım ya da elektronik altyapınız yoksa arduino, rapsberry pi gibi hazır platformlar ve kitlerle başlamak daha uygun olabilir sizin için. ilk aşamada bunlar için maker shiledlar kullanarak işin mantığını bir iki ayda çözebilirsiniz. bir de bunlar artık açık kaynağa döndüğü için bunlarla yapılmış çok farklı uygulamalara erişebilirsiniz. bu uygulamaları inceleyerek, üzerinde değişiklikler yaparak sistemi çözmeniz daha çabuk olur. daha sonrasında zaten ihtiyaçlarınız sizi yönlendirecektir. mikrodenetleyciler, fpga ler gibi sınırları ve yetenekleri daha ileri sistemlerle uğraşırken bulabilirsiniz kendinizi

ilk aşamada proteus, altium gibi simülasyon uygulamaları işinizi görebilir. diğer malzemeler ve kitler ise yurtiçi-yurtdışı bir çok sitede bulabilirsiniz, robot kol, palet, v.s gibi şeyler de var. önerebileceğim yerli bir kaç site
robotistan
direnc.net
robishop.com
robotus.net
robotkutusu.com

www.instructables.com 'dan benzer projeleri inceleyebileyerek başlayabilirsin.

Şurada da internetten bulduğum bir kitap var. İlgini çekebilir.
www.dropbox.com

değil. Güçlü bir adamdı ve istenmiyordu

İlber Ortaylı bir konuşmasında, Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak'ın olaydan haberdar olduğunu söylemişti. Youtube'da konuşması duruyordu, oradan bakabilirsin.

degisim geciren ataturk.

Bu konu hakkında ne söylenirse söylensin her iki taraf grubu da rahatsız olacağı için çok dillendirilmeyen ve çok da üzerine düşülmeyen bir mesele. ama temeli itibariyle, kazım karabekir kurtuluş savaşının komutanı ancak ''yeni türkiye''nin bir mimarı değil. tek adamlığın yandaşı olmak da istemiyor.

Sadece Kazım Karabekir değil, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy(ki harp okuludan arkadaşıdır) gibi önemli komutanların tümünün Mustafa Kemal Paşa ile yolları 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet fırkası'nı kurmalarından sonra ayrılır. M.Kemal Paşa Nutuk'ta açık açık Terakkiperver Fırka kurucularını cumhuriyet düşmanlığı, saltanatçılık, halifecilik, İngiliz yandaşlığı, isyan kışkırtıcılığı ve vatan hainliği ile suçlar. (kaynak wikipedia: terakkiperver cumhuriyet fırkası) . sanırım olay burada kopuyor. zaten izmir suikasti girişiminden Kazım Karabekir ile birlikte tüm TCF yöneticileri yargılanıyor. Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Ali fuat paşa gibi Kurtuluş savaşının başlaması ve mücadele süresince Atatürk ile omuz omuza olan komutanların, Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk ile ayrı düşmeleri Cumhuriyetin Pandora kutusudur bence.

valla öyle bir şey var.
ölünce nikah bitiyor.
dine inanıyorsanız öyle.
not: ölen kadın diye anlamıştım.

Ölü evlerinde çok bulundum ama ilk defa duyuyorum. Alo fetva ya da nihat hatipoğluna sorulası, merak ettim gerçekten de. Cevapları bekliyorum

Ölen eşle alakalı değil ama erkeğin kadına, kadının erkeğe bakması genel olarak doğru değil diye biliyorum. Hatta ölen kadın gömülürken üzerine beyaz çarşaf gerilir cenaze görünmesin diye. Çünkü ölen kişi abdestli bir şekilde gömülüyor. Karşı cins o kişiyi o şekilde görürse abdesti kaçar diye düşünülüyor. Aslında çok yanlış değil böyle düşünülünce. O kişi ölmüş artık. Son bir kez görme olayı yıkanmadan önce olursa daha iyi. Çünkü cenaze ortamında kefeni açmak da pek doğru değil abdest açısından. Çünkü yüzü görünse bile esasında çıplak olarak orada bulunuyor o kişi.

Bu ne ya? Hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım ki İslamda böyle bir şey olacağını sanmıyorum. Giderek kafayı yiyorlar hakikaten.

sorularlaislamiyet.com

www.fetvameclisi.com

kadın için iddet var erkek için yok ve evet nikah dü-şü-yor.
bu kadar.
saçmalık filan da deil.
benim dedem molla. fıkıh bilgim buradaki herkesi bir kaça katlar. hanefilik açısından herhangi bir akaidi bilmiyor olamam.

ha hoşuma gidiyor mu gitmiyor.
dindeki pek çok şeye bayılmıorum ama böyle mi böyle.
son olarak, oradaki kadınlar b.kunu çıkarmış mı çıkarmış nikah düşşe dahi zaten kadın kefenli en fazla yüzünü görecek. normalde yüzünü görse sanki haram mı ? değil. kefenli haliyle hatunu açacak bakacak değil herhalde. "soğuk yüzünü görmek" diye bir şey vardır anadoluda. ama işte. dindarlarımızın hepsi böyle gerizekalı. evet, dinen nikah düşüyor ama zaten o tavırlar o kadınlar hepsini yolacaksın tek tek.

Boyle aptalca bir sey duymadim. Bizim koyde isteyen yikandiktan sonra son bir kez gider gorur olen kisiyi, oper koklar, vedalasir. Bu insanlarin arasinda hacilar da var.

Aslında Hanefi mezhebi hariç diğer meZheplerde , hem kadın ölen kocasını , hem erkek ölen karısını , görebilir de yıkayabilir de .
Çünkü Peygamber'imiz eşine , sen benden önce ölürsen seni yıkar kefenlerim , demesi hemde Hz Ali'nin eşini yıkayıp kefenlemesi bi örnek alırlar .
Hanefi mezhebi ise , Peygamber'in sözünü , kabaca defin işlemlerimi yaptırırım , gibi yorumlamışlardır .
Kadın kocasını görür yıkar , çünkü İddet süresi devam etmektedir , yani nikah tam düşmüş sayılmaz ( kadın belli bir süre beklemeden nikahlanamaz ) ama kdın öldüğünde erkeğin nikahı düşer , bu yüzden namahrem olur .

Kadınların açıklamadı bu yüzden Hanefi mezhebine göre , doğru değildir . Öyle bişey vardır ama , anlatmak çalıştığım gibi tam tersidir ,
Yani kadın ölen eşini görebilir , yıkayabilir , kefenleyebilit.

valla din nikaha pek öyle romantik bakmıyor.
ticari bir akid gibi bakıyor.
bitti mi bitti.
3 kere boş ol deyince de bitiyor mesela.

Sen en büyük hatayı sorgulayarak yapmışsın. Dinlerde sorgulama yoktur. Kitapta ne yazarsa o ! Soran, araştıran, okuyan, mantıklı açıklama bulmaya çalışan insan zaten gerçekleri görür.

@dunyatuhaf +

cidden bizim ülkede ateizm denince yapılan, bilinen ya da uygulama anlamında tek şey : tamamen islam karşıtlığı.
o kadar best seller ya da felsefi kitap okuyup entel olmakla övünenler bir zahmet edip bir fıkıh kitabına baksınlar. bunlar var hem de yüz yıllardır var. din akıl işi değildir.
duyurunun en buyuk sorunlarindan biri de, dini bir sey bilmedigi halde dini duyurular görüldügünde hemen üzerine atlama huyuna sahip olanlar. sonrasında yermeler, önemsizlestirmeler..

"""""nikah düşüyor""""" ne demek ya?

yani oradan biri o ölmüş kişiyle nikahlanabilir mi?

bu "nikah düşme" meselesi ne menem bir şeydir ki 8-10 yaşındaki çocukları dahi "nikah düşer-düşmez" falan diye kategorileştiriyor.

ulan evli biriyle nikah düşer mi başkasına?

çocukla ulan çocukla nikah düşer mi?

ölmüş gitmiş biriyle nikah düşer mi?

cevabını merak etmiyorum. saçmalık diyorum.

@dissendium,böyle düşününce yanlış değil derken? çıplak birine bakmak niye abdesti bozsun ki, olsa olsa en fazla günahtır. hadi abdesti bozuyor diyelim, neden bakan kişinin abdesti değil de, bakılan kişinin abdesti bozulsun. kaldı ki bakılan kişi zaten ölü...

nikah düşmesi meselesi de bu konu için bildiğim kadarıyla ölen kişi ile ilgili değil, geri de kalan kişiyle ilgili. birinin evlenebilir olması manasına geliyor.

kadın öldüğünde nikahın düşmesi de artık kocası için namahrem olduğu, onu göremeyeceği anlamına gelmez. @dünyatuhaf'ın dediği gibi bir adam ölen eşini yıkayabilir, kefenleyebilir. nikahın düşmesi kadın ölmüşse, erkek için yeniden başka biriyle evlenebilmesinin önünde bir engel yok anlamına gelir.

ancak erkek vefat ederse kadının bir müddet beklemesi gerekir. bu süreye iddet süresi denir. (3 regl dönemi kadar yanılmıyorsam), erkek için ise böyle bir zorunluluk yok. bunun amacı hem eşi vefat edip yeniden evlenmek isteyen kadın, hem de yeniden evlenmeyi düşündüğü adamın, kadının vefat eden/boşanılan eski eşinden hamile olup olmadığını anlaması. "namus" kavramı ile bakınca bana da çok çirkin geliyor. fakat hamilelik durumundan iki tarafın da emin olması ve evlilik kararı vereceklerse bu durumu bilerek vermesi açısından mantıklı. bir dönem türk medeni kanununda da yer almış. hatta orada iddet 300 günmüş. orada da sürenin bu kadar uzun olması doğumun gerçekleşmesi ve varislik durumunun düzenlenmesi ile ilgili diye düşünüyorum.

@runfor, nikah düşmesi anladığım kadarıyla "evlenebilirler" olarak kullanılmıyor. kelime anlamı ve kullanılış bağlamından mantık yürütüyorum zira dinde mantık olmaz, bu tabir "abdesti bozar" olarak kullanılıyor genelde.

bu fıkıh denen şey zaten dinin kendisinden de çok sonraları ortaya çıkmış ve dinin insan tarafından üretilmiş bir sosyo-ekonomik sistem olduğunu çok güzel ispatlayan bir şey bana göre.

köleliği kaldıramayan allah ne hikmetse tırnak kesme sırasını belirliyor, kim kime mahrem işte kimin pipisi kimin kukusuna uygun filan bunların peşine düşüyor.

yersen :)

edit: beni araştırmaya davet eden medrese dincisi arkadaş, fıkıhın ortaya çıkış tarihiyle ilgilendiğimi sanmış galiba. kimsenin allah'tan geldiğini iddia etmediği anayasanın sürekli güncellenmesinden kararnamelerden tüzüklerden filan örnek vermiş :)

ben diyorum ki din nasıl insan yapımı ve çağ dışı ise, dinin sonradan (veya önceden neyse) konmuş kuralları da, bu kuralların üretilme metodları da (kıyas sünnet icma filan dediği şeyler) insan yapımıdır. yani 5 bin yıllık bile olsa tüm dinler ve kuralları geçmiş zamana ait insan üretimi şeylerdir. dolayısıyla çoğu kuralı da çağ dışı ve saçmadırlar. benim vurguladığım nokta buydu.

e bunu anlamak için de çok süper bir zeka ve araştırmacı bir kişilik gerekmiyor. biraz cesaret ve cüret yetiyor :) yoksa ben ni'met-i islam da okudum. biliyorum fıkıh'ın ne olduğunu nasıl çalıştığını.

Benim bildiğim son abdestini aldırdıktan sonra kimsenin merhumun yüzünü vs. açmaması gerektiği. Yani sizin sorunuzda kadınlar işgüzarlık yapmış. Annem vefat ettiğinde yıkamasına girmiştim. hep beraber yıkadık. Ancak ben regl olduğum için son suyunu dökemedim. Kendince bir mantığı var herhalde. Riske atmak istemedim.

insanlar sevdikleri ile vedalasamadan onlari kaybedebilirler. o zaman olusu, dirisi son bir kez gormenin ne demek oldugunu yasamayan bilemez. sevdiginiz insani zaten her zaman cok guzel hatirlarsiniz.

Adamlar daha çok yeni en "yaşanabilir" gezegeni keşfettiler. 2 gram beyniniz varsa terk edersiniz bu çağlar öncesinde kalmış dinleri

futurism.com

@otonomo
bana göre demeden önce araştırıp bakarsan fıkıhın , en başta kitap, sünnet, icma ve kıyas a tabi olduğunu görürsün ve bunlar gereklidir. su günlerde çok sözü edilen anayasa bile sosyal hayata sadece -kendisiyle- uygulanamaz. bunun için de tüzük kararname yönemelik genelge vs. vardır. hadi bunlara da - sonradan çıktılar yea - diyip uyma istersen . yaşanacak sorunlar ortada. kölelik evet kaldırılmadı ama İslamiyetten önce de vardı bu. dolayısıyla İslamiyet getirmedi bu kurumu ama düzenlendi. yine - bana göre yea - demeden iyice araştırırsan ...
yok sen şimdi araştırmaz - kim bakecek yea - dersin.. yine de sana bir kitap
tavsiye edeyim , Ali Hatalmış-İslam Toplumunda Kölelik ve Cariyelik.
fi çi pi ya da harry potter tadında değil ama oku biraz ufkun açılsın .
--
kitaptan ayrı olarak herhangi bir insanın yaptığı bir şey yok . en başta kur'an- ı kerim e bakarsan peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) e uyulmasına yönelik ayetler var. peygamberimizin yaptıkları ile de hadis-i şerifler ve sünnetler ortaya çıkıyor. bunda ne tuhaflık ya da çağ dışılık var olabilir ki?
sen, dini akla uydurduğun, yenilik aradığın yada o çok güvediğin aklının fonksiyonlarından saydığın septik/ kritik gözle bu konulara baktığın sürece zaten zamanla ortada din kalmadığını görürsün. hayret, çağ dışı saydığın halde hayatının her alanında karşına farklı şekil ve ya anlamda çıkabiliyor bu husus. din tamamen insana ve çağa uygundur. sana göre aklının içine almadığın her şey çağ dışı kalıyor. benimseme meselesi ..
bu arada, medrese eğitimi almadım.

@piremses, bu basliktaki ornekte evet 'evlenebilirler' anlaminda kullanilmamis. Aradaki nikahlilik bitmis, ben yanlis anladim ilk etapta.

'evlenebilirler' anlamindaki nikah dusmesi meselesiyle ilgili yazdim. Ki burada cocuklarla, farkli iki kisiyle evli insanlarin, birbirine nikahinin dusmesine sacma dedim. Ve hala da öyle düşünüyorum.

Bir arkadaş ozelden bununla ilgili biraz fikir/bilgi paylasti ama ben bu yorum ve kurallarin cagdisi olduğunu dusunuyorum hala.

Gunumuzle kiyasliyorum ve mesela hirsizlik yolsuzluk adam kayirma, hile yapma, insanlari birbirine düşürme ile ilgili hicbir haci hoca konusmuyor. Ihsan eliacik gibi bir iki istisna dışında. Herkes zalime fetva yarısında.

Varsa yoksa kil tuy basortusu. Butun namus anlayışı bacak arasina sıkıştırılmış. Geri kalan her turlu namussuzluga binbir kilif var.

kadınların işgüzarlığı ya. klasik mercimek beyinli yobaz insanlar işte.

Tenis

Tenis

kesinlikle tenis

tenis.

Tenis

kesinlikle parkur ve free run

tenis ama kurstan ibaret kalmayacaksa. şimdi şöyle ki tenis kursuna gittin 2 ay sonra ara vermek veya bırakmak zorunda kaldın, gidip tenis oynamaya devam edecek misin? böyle bir imkanın var mı veya olacak mı?

Parkur & free run kursu

Hiphop dans kursu ne la ahahaha.

Tenis.

itirazım var

eşkıya yok, kabadayı yok. bu nasıl liste böyle?

ben pek bilmiyorum açıkçası yeni dönemlerde neler var bu yazdıklarını da izlemedim bir ikisi haricinde. önerebileceklerim

pardon
iftarlık gazoz
şans kapıyı kırınca

KaBaDaYı +1.

İzle mutlaka.

Son ders : Aşk ve üniversite

Bunu da önereyim

Vesikalı yarim:)

limonata
pek yakında
sarmaşık
pardon
iftarlık gazoz

hepsi çok iyi filmler.

9

@kirmizipilotkalem 'ın yazdığı haricindeki tüm söylediklerinizi izledim arkadaşlar. ancak hepsini tek tek yazmadım yani :)

başka, başka?

:)

Bizim büyük çaresizliğimiz

ana yurdu
toz bezi
kor

büyük adam küçük aşk

Sen aydınlatırsın geceyi.

Film leyla ile mecnun ekibini içeriyor fakat komedi değil. Bu güne kadar izlediğim en iyi türk yapımı film. Hayatını köyde geçiren bir gencin Varoluş krizine giren bir gencin(Ali Atay) yaşadıklarını anlatan film, felsefi ve anlam içeren film sevenler için ideal.

Aksiyon, komedi izlemek isteyen kişi 5. dakkasında uyur.

Yedi bela hüsnü.

sarmaşık

anayurt oteli(1987)
değirmen(1986)
iyi biri(2015)
gölge oyunu(1992)
bir adam yaratmak(1977)
otobüs-tunç okan
cemal şan'ın 8 gün üçlemesi
iyi seneler londra
ses(1986)
filler ve çimenler-derviş zaim
vaiven

aklıma gelirse daha da eklerim ...

biriktirme huyunuzun önüne mi, yazı silinmesinin önüne mi? zira bence ilki daha büyük sorun. :)

11 senedir ahşap bir kutuda biriktiriyorum. fiş biçiminde verilen biletler çok soldu ama hala okunuyor, diğer biletler ilk günkü gibi. yazıların silinmesini engellemek için henüz herhangi bir şey yapmadım.

Termal kağıda basılan biletleri biriktirmenin bir anlamı yok, zamanla yazısı silinecek. Eskide kaldı bu alışkanlık.

geçen eski fatura, fiş ve biletleri çöpe attım. 1 büyük boy bim torbası doldurdu.

geçen sene sinemia katkısıyla da şubat 2016-ağustos 2016 döneminde vizyona giren tüm filmleri seyrettim. yetmedi bir daha gittim çoğuna. 120 kere gitmişimdir. 120 bilet yapar. son 6 aydır da haftada 1'den aşağı düşmüyorum. kısaca ayda yılda bir gidiyorsan biriktir de benim durumumda biriktirmenin bir faydası yok bünyeye. gereksiz çöp. ayrıca hepsi termal yazıcı siliniyor gidiyor.

Sinema biletleri siliniyor ya biriktirmenin pek bi olayı yok.
Ben de biriktiririm etkinlik biletlerimi, diğerlerine bir şey olmuyor fakat sinema biletleri sıkıntılı bu yüzden onları biriktirmeyi bıraktım.

Sevgilimle olanları biriktiriyorum. Eski sevgilimle olanları da biriktirirdim. Silinenler de var silinmeyenler de ama bunun için bi şey yapmadım henüz

kimlik, ehliyet kaplayan kırtasiyeler oluyor, onlardan nüfus cüzdanı gibi pvc kaplatabilirsin.

biz gittik açık yer olarak imam çağdaşta yedik.
ertesi gün antep sofrası gibi bir yerde yemek yedik.
Kısaca açıktı.
2 sene önce gibi bir şeydi.

@basond biraz olsun rahatlatti ama 2 senede cok sey degisti, bilemiyoruz :(

mutlaka açık restoran olur, n.ş.a daki gibi adım başı bulamazsınız, akşam iftar menüleri dışındaki hizmet kalitesi nispeten daha düşük olur ama aç da kalmazsınız. bir genelleme yapmak doğru değil fakat merkezi yerlerde pek o tip sıkıntılar olmaz.

antep gibi büyük bir kentte tabi ki açık yer bulursun. doğu ile karıştırma burayı. dayak konusuna gelince de ya bırak allasen diyorum. insanların gözüne sokmadıkça sıkıntı yok.

@jooper+1 açık yer mutlaka olur, açık yerden ziyade bence sorun akşam iftar dışında yemek bulamamak herkes fix menü herkes iftar, inanılmaz yemek geliyor iftarda da, bunu bilerek gidin diye yazıyorum.

Ben geçen yıl gittim. İmam çağdaş açık. Ancak başka açık yer bulmak zor. Bulsanız da zaten yemekler bayat. Ben geçen yıl 2 günümü besin zehirlenmesi nedeni ile hastanede geçirdim (Çağdaştan) beyran içemezsiniz, beyrancı akşam beyran satmıyorum bilmem ne kadara fix menü al der( içinde beyran yok :)) akşamları fix menü dışında kimse yemek vermez. Herkes kazıklamaya çalışır. Demem o ki klasik doğu :)

ben trakt kullaniyorum bunun icin

kendin listeler oluşturabiliyorsun, ben watchlist'i izlemek istediklerim olarak kulllanıyorum izlediklerim diye ayrı bi liste var

filmadamı diye bir site var. türk işi.
izlediğin, izleyeceğin, izleyip de çok beğendiğin filmleri ayrı ayrı listeleyebiliyorsun.
en güzel tarafı ise izlediğin filmleri listelediğin zaman kendisi sana en çok hangi yönetmeni, hangi senaristi, hangi oyuncuyu izlemişsin diye ayrı bir liste oluşturuyor.

www.imdb.com

şu liste sadece puanladığın filmlerin listesini gösteriyor, istediğin buysa tabi

O konuda bunu öneririm www.criticker.com

Karel'in "MS serisi Robot operatör ve sesli mesaj modülünü" inceleyin 38 ya da 48s modelleri işinizi büyük ölçüde görür sanırım. Aynı şekilde LG santrallere de bakabilirsiniz. Bir de piyasada pek bilinmez ama fiyat performans olarak Telesis'in nano santrallerini önerebilirim. İnternetten özelliklerine göre kıyaslayabilirsiniz. Zaten bu ürünleri satın alacağınız yerler, kurulum hizmeti de verir mutlaka. Kurulumdan önce istediğiniz özellikleri belirtin ve en önemlisi ürünü seçerken gelecekte revizyon yapacaksanız genişletilebilir olmasına dikkat edin. Yoksa komple santral yenilemeniz gerekebilir. Ürüne karar verdikten sonra, hizmeti sağlayacak olan firmaya da santraliniz için istediğiniz özellikleri tarif ederseniz ona göre kurulum yapıyorlar, hatta varsa size daha pratik bir çözüm de önerirler.

sikinti yok an itibariylr.

acaba yeni sekmede açmaya çalışıyor olabilir misin?

@teyzem teyfik yeni sekmede açmaya çalışmasam bile aynı sorunla karşılaşıyorum.

dünya üzerinde maalesef sömürülmekten kurtulamayacağın için çok bir anlam ifade etmeyecektir.
Ha ben gelirim yalan olmasın. Hudutlarımızı da savunuruz. Bu fikir hojtur ama böğağe

(bkz: sealand)

devlet siklemez ama bi takım arkadaşlar gece içip içip gelip seni döverler. ama yeterince etraflı bir çalışma yaparsan, sağlam haber olursun hem türkiyede hem dünyada.

ben kışın tatillere gelirim senin ülkeye ama yazın bizim ora iyi ya, bizim kız için çocuk parkını unutma ama, olmazsa sıkıntı.

Meton amca sen misin?

yalova kaymakamı

vatandaşlık alırım.

duvarına ccc çizerim.

Yurtiçi kargo "vision van" kullanmaya başlarsa hayatımızın bir parçası olabilir aslında. :)

Güzel bir örnek var aşağıdaki videoda ama ortadoğuya gelişi ne kadar sürer, bilemiyorum.

m.youtube.com

dronelar için pek hayata geçmemişte olsa halihazirda bir cok kısıtlama mevcut. ilk önce bir drone sahibi olduğunuzda bunu emniyete tescil ettirmelisiniz. ondan sonrada uçuşa yasak alanları tanımlayan bir belge imzalatıyolar size. Bunların ihlali durumunda 17.000 tl ye kadar cezası var.

ya şu kişisel bilgisayarlara gereksiz diyen eleman gibi olmak istemem ama bence dronelar hiçbir zaman hobi ötesine gidemeyecek biz normal kullanıcılar için. amazon vs. endüstriyel kullanımını bilemem.

droneların yayılma ve gelişme eğrisine baktığımızda 5 yıl falan oldu ama çok bir gelişme yok.

misal phone çıktıktan 5 yıl sonra piyasa akıllı telefonlarla dolmuştu. tabii telefon gibi hayatın merkezi olmuş bir araçla karşılaştırmak mantıklı değil. sadece fikir vermesi için söyledim. direk karşılaştırmadım.

Sedat dayım ösoya türkmenlere yolladı büssürü, çoktandır weapon of mass destruction sınıfında.

enerji sorununu çözmeden hayatımıza yerleşmesi uzun sürecek bence

kişisel bilgisayar, tv falan bböyle dertleri yok. drone denen şeyin şarjı ne kadar gidiyor, öncelikle bunu konuşmak alzım. bkz elektrikli arabalar, aynı sebbbepten fail yedi.

kullanılır, ama tv veya bilgisayar gibi olmayacak ileride bbence.

20 yıl sonra.

günlük hayatta atıyorum kargo drcne'ları için wifi şarj istasyonları yapılabilir aslında. zaten tesla'nın da yapmaya çalıştığı şey bu arabalarında.

Az önce mücahitleri başka yerle karıştırdım pardon o cevabı sildim, mücahitler gayet güzel ya orda yeni binalar da var. Onlardan birinde oturabilirsin bence, merkeze yakın olsun dersen de gazi muhtar olabilir hem işe hem merkeze yakın olur.

Cumhuriyet ve hoşgörde oturma lütfen çok kırsal bölgeler. Ayrıca cumhuriyet ve mücahitler çok uzak birbirine tek vasıta olduğuna emin bile olamadım, batıkent ise güzel fakat çok pahalı.

@n3tw0rk3r yalnız 3 ü de çok alakasız ve çok da yakın değiller, eğer haritadan falan bakıyorsanız, bilginize.

@mohito batıkent araba olsa yakın denebilir de gerisi hakkaten dediğiniz gibi.

hayırlı olsun öncelikle binevler tarafında bir kiralık evimiz var ama çok uzak oluyor sizin oraya :(

fatih,emek, değirmiçem gibi semtlere bakabilirsiniz ama kiralar biraz yüksek gelebilir :(

budak, fatih, emek en ideali, ben budak mahallesinde oturuyorum. nispeten daha ucuz dersen o zaman zeytinli ama o da mümkün olduğu kadar, ipek yolu denen(cadde) üzerinde ya da caddeye yakın yerlere bakman gerek. caddeden uzaklaşıp, mahallenin içine girdikçe biraz daha çarpık ve eski bir yerleşim.